Sektörünün ilk ve tek kuruluşu TUSİD tarafından düzenlenen HOSTECH By TUSİD Fuarı, bu yıl 25’inci kez 20 Eylül Çarşamba günü İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açtı. 2 yılda bir düzenlenen fuar, otel, restoran, kafe gibi tüm sektör oyuncularını, gastronomi dünyasındaki şefleri ve şef adaylarını bir araya getiriyor.
Dünya endüstriyel mutfak sektörünün buluşması noktası olan ve dünyanın en büyük ikinci fuarına 100’den fazla ülkeden 2000’in üzerinde satın almacının katıldı. 600’e yakın katılımcının yer aldığı fuar, bu yıl ilk kez 8 salonda yapılıyor. Fuarın açış konuşmalarını İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu, Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Talga Özger, Kayalar Endüstri Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kaya ve Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Güçlü Kaplangı yaparken, fuarın 1 milyar dolarlık bir iş hacmi oluşturması bekleniyor. Güçlü Kaplangı açış konuşmasında, “Endüstriyel mutfak, çamaşırhane, servis ve ikram ekipmanları sektörü, 6,5 milyar dolarlık genel mutfak eşyaları ihracatının yüzde 40’ını tek başına gerçekleştiriyor. Dış ticaret fazlasının maksimum seviyede olduğu sektörümüz, 2022 yılını 2,45 milyar dolar gibi önemli bir başarıyla kapattı. Dünyanın en büyük 5 ihracatçısından biri olan sektörümüzün 2024 yılı için de 3,2 milyar dolar ihracat hedefi bulunuyor. Türkiye endüstriyel mutfak sanayisi, 150’nin üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Sektörümüzün ana pazarları Avrupa, Orta Doğu, Balkanlar, BDT ve komşu ülkeler. Hedef pazarlar Amerika Birleşik Devletleri, Afrika ve Yakın Doğu” dedi.
Ölçek ekonomisiyle ihracat yüzde 50 artar
Ev ve mutfak eşyaları ihracatında Çin’in 160 milyar dolar ile başı çektiğine dikkat çeken Güçlü Kaplangı, sektördeki ölçek sorununa da dikkat çekti. “Bütün üyelerinin yüzde 95’inin Kobilerin oluşturduğu bir sektörde böyle büyük ölçekli bir rakipten pazar pay almak için ölçek ekonomisine geçmemiz gerekiyor. Ancak bunun için üretim yerlerimizi değiştirmeliyiz. Çoğumuz katlı yerlerde ve daha küçük ölçekte üretim yapıyoruz. Bu dezavantajı da alıcı pazarlara yakınlığımız ve çeşitli ürünlerimizle tek konteynerde konsolide edebilme şansına sahip olduğumuz için kapatabiliyoruz. Ölçekli çalışmalar ciddi yatırım gerektiren işler. Çok daha büyük fabrikalar, çok daha büyük makine parkı ve tabii ki çok daha fazla işletme sermayesi ihtiyacı doğacaktır. Bunu kümelenme ya da ortak bir şekilde yapabilme sorunsalı en azından fabrika ve makineyi birleştirsek bile işletme sermayesi açısından dezavantajlar olduğundan dolayı mutlaka kamu yönetiminin sektörel farkındalık ve önceliklerle sektörün büyüme performanslarını öngörerek teşvikleri ayrıştırarak belirlemesi lazım” açıklamalarında bulunan Kaplangı, ölçek ekonomisiyle ihracatın yakın vadede en az yüzde 50 artabileceğine dikkat çekti.