Türkiye’de finansmana ulaşım konusunun son dönemde zorlaşması ve finansman maliyetlerinin artması şirketler tarafında da çeşitli değişikliklere yol açtı. Seçim öncesi dönemde enflasyonist beklentiler karşısında politika faizinin düşük tutulması ve bankacılık sektörünün yoğun regülasyon sürecinden geçmesi kredi arzını olumsuz etkiledi. Bankalar, negatif marj ve ileriye dönük riskler nedeniyle ticari kredi arzını azaltıp riski daha düşük olan kısa vadeli spot kredilere yöneldi. Bu da şirketlere, kredi şartlarının ağırlaştırılması ve kredi kullandırma tutarlarının azaltılması olarak yansıdı.
Konuyla ilgili olarak EY Türkiye Şirket Ortağı – Orta Ve Güney Avrupa Sermaye ve Borç Danışmanlığı Lideri Orçun Makal şu açıklamalarda bulundu: “Özellikle bazı sektörlerde bu durum daha yoğun yaşanıyor. Örneğin sanayi sektörünün, artan ham madde ve enerji maliyetleri dolayısıyla finansmana erişim konusunda zorluklar yaşadığını gözlemliyoruz.
ISO 500 verilerine göre, 2022 yılında finansman giderlerinin sanayi şirketlerinin kârlılığı üzerindeki etkisinin oldukça hafiflediği görülüyor. Bunda 2022’nin düşük faiz oranları ve sıkı düzenlemelerin oldukça etkili olduğu söylenebilir. Günümüzde ise faiz oranlarının geçtiğimiz yıla göre daha yüksek olması ve uzun vadeli kredilere erişimde yaşanan zorluklarla beraber henüz TL ile borçlanıp yatırım yapacak bir ortamın bulunmadığını görüyoruz.
Bununla birlikte değişken faizli kredi kullanan veya kısa vadeli krediler kullanıp yenileme ihtiyacı duyan şirketlerin de artan faiz oranları sebebiyle finansman maliyetleri açısından zorluk yaşadığını belirtmekte fayda var.
Türkiye’deki şirketler finansmana ulaşım anlamında zorlukları aşmak için farklı yöntemler izliyor. Son dönemde bono ihracı, yurt dışındaki yatırımcıların Türkiye’ye yatırım iştahıyla paralel ilerliyor. Bu finansman yönteminin maliyeti de yurt dışı yatırımcılarının yatırım talebine bağlı olarak belirleniyor ancak şu an için yatırım iştahı sınırlı ve maliyetler de oldukça yüksek seyrediyor.
Günümüzde yerel bankalar, sendikasyon kredileri açısından artan finansman maliyetleri nedeniyle, finansman sağlama konusunda son derece temkinli hareket ediyor. Yabancı bankalar ise mevcut durumda finansman sağlama konusunda oldukça seçici davranıyor ve genele yaygın bir finansman bulabilmek oldukça zorlaşabiliyor.
Tüm bu zorluklar şirketleri finansmana erişim sorununu aşmak için halka arza yöneltiyor. Negatif reel faiz nedeniyle yatırımcılar tasarruflarının değerini korumak için borsaya yönelirken şirketler de krediye ulaşmakta zorluklar yaşadığı için halka arz yöntemini takip ediyor, böylece ulaşılabilir, ucuz ve daha uzun vadeli kaynak elde edebiliyor. 2023 yılında 52 şirketin halka arz gerçekleştirmesinin bunun bir göstergesi olduğu söylenebilir.
Bunun yanı sıra özkaynağı kısıtlı ve dış finansmana erişimi yetersiz olan şirketler, işletme sermayesi kaynaklı sorunlarını aşmak ve stok maliyetlerini düşürmek için depodaki stoklarının iskontolu satışını hızlandırıyor. Enflasyonist bir ortamda depodan iskontolu ürün satışı yapılması şirketlerin krediye erişimde yaşadığı problemleri açıkça gösteriyor.
2024 için ise daha iyimser bir tablo öngörüyoruz. Bankacılık kaynaklarına göre; parasal sıkışmanın kademeli olması piyasadaki dengelerin sağlıklı bir şekilde sağlanmasında önemli bir nokta. Kademeli artış piyasada faizlerle enflasyon arasında bir denge oluşana kadar devam edecek ve bankaların ilerleyen dönemlerde marj problemi çözülecek. Mevcut politikalar ve reel sektörün finansmana erişim sorunun çözümüne yönelik atılacak adımlarla birlikte bankaların ticari kredi iştahının artmasıyla ihracatın ve işletme sermayesinin finansmanında bankaların daha fazla kredi verdiği bir dönem olması bekleniyor. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde kredi maliyetleri yükselse de krediye erişim sorununun çözüldüğü bir dönem olacak.
Aynı zamanda reeskont kredilerindeki artış, dış finans kuruluşlarından ihracatın finansmanına yönelik kaynak tahsisi girişimleri, teşviklerin ve kredilerin yatırımlara yönlendirilmesine yönelik uygulamalar da özellikle ihracatçı şirketlerin finansmana erişim sorununun çözümüne yönelik atılan adımlar arasında yer alıyor.
Uzun vadede ise kredi arzında yaşanabilecek sorunların, şirketler üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak için sermaye piyasalarından daha fazla yararlanılabilecek uygulamaların arttırılması gerekiyor. Finansmanda araç çeşitliliğini arttıracak adımlar da şirketlerin kredi bağımlılığını azaltarak finansmana erişim konusunda alternatif yöntemlere ulaşımını kolaylaştıracak.”