Business World Global

Lojistikte dünyanın parlayan yıldızı: Türkiye

Lojistikte dünyanın parlayan yıldızı: Türkiye
03 Nisan 2024 - 8:46

Umut Çelik / umut@businessworldglobal.com

 Türkiye’nin jeopolitik konumu, lojistik sektörünün gelişmesinde önemli bir yere sahip. Türkiye, lojistik sektöründe önemli bir geçiş ülkesi olarak kabul ediliyor.

Daha önceki yıllarda ağırlıklı olarak karayolu taşımacılığı ve demiryolu taşımacılığı alanlarında söz sahibi olan Türk lojistik sektörü, 1980’lerde başlayan ve kara, hava, deniz ve demiryolunu kapsayan kombine taşımacılık ile de önemli bir çıkış yapmıştır. 1990’larda güçlendirilen kombine taşımacılık alt yapısı 2000’lere gelindiğinde artık dünya standartlarında bir sisteme dönüşmüştür. Oluşturulan bu kalite standartları ve hizmet çeşitliliği ile 2000’lerin başından itibaren yurt dışı irtibat büroları kuran ve başka ülkelerde aktif olarak faaliyet göstermeye başlayan Türk lojistik firmaları, bir anlamda Türkiye’nin lojistik konusundaki potansiyelinin dünyaya duyurulmasında da önemli bir rol oynamıştır.

YATIRIMLAR VE YENİ YOLLAR

Türkiye’de lojistik sektörünün geliştirilmesi adına çok önemli projeler hayata geçirilirken, bu alanda çalışmalar sürdürülüyor. İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Marmaray, 1915 Çanakkale Köprüsü, Bakü-Tiflis-Kars tren hattı, yüksek hızlı tren sistemleri gibi altyapı yatırımları, Türkiye Lojistik Master Planı çalışmaları, demiryolu taşımacılığının serbestleştirilmesi ve Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması kapsamında sürdürülen çalışmalar gibi gelişmeler, ulusal ve uluslararası taşımacılık faaliyetlerini kolaylaştırıcı rol oynuyor.

Son 20 yılda gerçekleştirilen yaklaşık 183 milyar dolar tutarındaki ulaştırma-altyapı yatırım ve harcamalarının temel hedefi, Türkiye’yi lojistik bir üs haline getirmek ve Asya ile Avrupa arasında hızlı ve kesintisiz bir bağlantı sağlamak olarak belirlendi.

SÜVEYŞ KRİZİNİ FIRSATA ÇEVİREBİLİRİZ

Yıllık bazda ortalama 18 bin geminin geçtiği, üretim üssü Asya kıtasını denizyolu ile Avrupa’ya bağlayan ve günlük neredeyse 10 milyar dolarlık bir mal sirkülasyonuna ev sahipliği yapan Süveyş Kanalı’nın tıkanması lojistik alanında yaşanan krizi daha da derinleştirdi. Asya’da üretim yapan çok uluslu şirketlerin rekabet etme kabiliyetleri her geçen gün azalıyor. Bu ise yepyeni arayışları da beraberinde getiriyor. Özellikle Marmara bölgesi gibi Avrupa’ya yakınlık, sanayi deneyimi, doğal kümelenme gibi hususları da üst üste koyduğumuzda; Türkiye’nin lojistik alanında dünyanın yeni merkezlerinden biri olma fırsatına sahip olduğunu kavramak güç olmasa gerek.

Türkiye lojistik krizini önemli bir fırsata çevirebilir. Yeter ki bu alanda derinleşebilecek politikalar izlenebilsin. Yaşlanan filoların yenilenebilmesi için vergi indirimi, teşviklerle sektörde faaliyet gösteren firma sayısının arttırılması, yabancı yatırımların özendirilmesi, küçük işletmelerin dönüş yükü probleminin çözülmesi, sektörel buluşmaların arttırılması ve uluslararası lojistik fuarı tertip edilmesi, sektöre dair altyapı ve çevre, bilgi iletişim yatırımlarının desteklenmesi sektöre sıçrama yaşatabilecek ciddi önemi sahip bazı politika önerilerim arasındadır.

YENİ LOJİSTİK KORİDOR: TÜRKİYE

İhracat odaklı ekonomik rota ile birlikte dünyanın Asya ile Avrupa’yı buluşturan yepyeni lojistik koridoru Türkiye olacaktır. Türkiye için şu anda dünya lojistik sektöründe yaşanan sıkıntılar, bir fırsat olarak gözüküyor. Asya ülkelerine bağımlı olan firmalar için Türkiye’nin; lojistik üssü olma potansiyeli sayesinde önümüzdeki zaman diliminde cazip hale gelecek. ABD ve AB başta olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri için de Türkiye’nin konumu tartışılmayacak kadar önemlidir. Yıllardır vurguladığımız “Türkiye stratejik bir konuma sahiptir” cümlesinin en fazla anlam kazandığı bir sürecin içindeyiz. Bu lojistik krizi Türkiye’nin fırsatı olacaktır.

YEŞİL MUTABAKATA DİKKAT

Avrupa Yeşil Mutabakatı lojistik sektörünün geleceğinde ve rekabetçiliğinde kritik bir noktada yer alıyor. 2030’a kadar karbon emisyonunun 1990 seviyelerinin yüzde 55 oranı altına çekilmesi, 2050 yılında ise sıfır karbon emisyonu hedefi ile kıtanın karbon-nötr bir alan olması amaçlanıyor. Avrupa Birliği (AB) özellikle enerjiden ulaştırmaya, demir-çelikten otomotive kadar pek çok sektörde karbon ayak izini en aza indirmek için ilave tedbirler geliştiriyor. Bu nedenle Avrupa Yeşil Mutabakatı, yalnızca belli bir sektörü değil başta enerji olmak üzere tarım, sanayi, lojistik gibi pek çok sektörü etkileyecek. Bu konuda global gelişmelere baktığımız zaman araç, mobilite ve otonom sistemlerin geliştirilmesi gibi Ar-Ge yatırımlarına devletler son derece destekleyici kararlar alıyorlar. Avrupa’ya taşınan bir ürünün nasıl üretildiğine ek olarak bunun nasıl taşındığından nasıl depolandığına kadar tüm lojistik süreçteki karbon emisyonları lojistik

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
EN ÇOK KAZANANLAR
    EN ÇOK KAYBEDENLER
      EN ÇOK İŞLEM GÖRENLER
        BUGÜN 1000TL NE OLDU?
        • -

          BORSA

        • -

          DOLAR

        • -

          EURO

        • -

          ALTIN

        KUR ÇEVİRİCİ

        Para Birimi

        Çevrilecek Para Birimini Seçin

        Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları businessworldglobal.com'a aittir, haberleri kopyalamayınız.

        [reklam]