İhracatın önemli sektörlerinden olan hırdavat ve armatür sektörlerinin önemli iki kuruluşu HISİAD ve ARMATÜR arasında iyi niyet protokolü imzalandı. Anlaşma kapsamında ortak payda; yerli üretim ve dünyaya ihracat olacak.
İhracatın katma değer yaratarak artması konusunda seferberlik sürerken, hırdavat ve armatür sektörü de bu hususta önemli bir işbirliğine imza attı. Halı hazırda, ortak işler yapan iki sektörün önemli kuruluşları, Hırdavat Sanayici ve İş Adamları Derneği (HISİAD) ve Armatür, Valf, Musluk, Tesisat Ekipmanları ve Vana Sanayicileri Derneği (ARMATÜR), iyi niyet protokolü imzaladı. Yapılan protokol kapsamında, iki derneğin etkinlikleri birbirlerine açık olacak. Hedefte ise yerli üretimi artırmak, bu ürünleri tüm dünyaya ihraç etmek var.
Ürettikleri katma değerli ürünlere destek talep ediyor
Bu yılın Ocak ayında kurulan ARMATÜR ve Mayıs ayında faaliyete geçen HISİAD, çok yeni iki dernek olmalarına karşın, attıkları hızlı adımlarla ortak paydada birleşen sektörlerini geliştirmek adına yoğun çaba sarf ediyorlar. Atılan adımlar çerçevesinde imzalanan iyi niyet protokolünü değerlendiren HISİAD Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, iki derneğin ortak işler yaptığını ve ortak paydaşlarının olduğunu belirtti. Sektör olarak birbirlerini tamamladıklarını ifade eden Tecdelioğlu, şöyle devam etti:
“Armatür, musluk ve tesisat malzemesi hırdavatın kümülatifin içinde olduğu ve hırdavatla beraber birleştiği ve kullanıldığı için ayrılmaz iki parça. Bizim dernek olarak hedeflerimiz ve hayallerimiz; Türkiye’de ürettiğimiz ürünleri tüm dünyaya satabilmek, rekabetçi şekilde Türkiye’de üretim yapabilmek, ürettiğimiz ürünlerle de dünyada söz sahibi olabilecek sektör lideri firmalar ve temsiliyet gücümüzle yine tüm dünyaya satabilmek. Hırdavat ve armatürcüler derneklerinin iyi niyet protokolünü bugün karşılıklı olarak imzaladık. Karşılıklı olarak, veri ve bilgilerimizi paylaşmak, yaptığımız sosyal oluşumları desteklemek, seminerler, toplantılar ve eğitimlere birbirimizi davet etmek, derneklerimize üye olmak istiyoruz. Sektörlerimiz, katma değerli ürünleri üretiyor. Bu yüzden biz bu ürünlere destek istiyoruz. Bunun için sektörlere özel fuarlar, teşvik ve destekler, kredi, bonuslar istiyoruz.”
Bu iki derneğin ilgi alanına giren konuların bugüne kadar temsil edilmediğini kaydeden ARMATÜR Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan ise “Esasında buradaki amacımız bu iki derneği cari fazla veren iki sektör haline getirebilmek. Çünkü ürünlerimiz hem Avrupa’dan hem de Uzak Doğu’dan Türkiye’ye ithal edilebilen ürünler. Bunlar gözetim vasıtasıyla olabildiği kadar azaltılmaya çalışılıyor. Biz burada bunu korumacılıkla değil; sektörün gelişimiyle, ihracatın artmasıyla ve işbirlikleriyle anlamlaştırmak istiyoruz. Bunun için yeni pazarları hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Hırdavat sektörü, yılın ilk yarısında yüzde 15 büyüdü
Hırdavat sektörünün Türkiye’de yaklaşık 8 milyar dolar gibi bir hacme sahip olduğunu vurgulayan Çetin Tecdelioğlu, ihracat hakkında şöyle konuştu: “2019 yılı, sektörde ihracatımızı arttırdığımız ve büyüttüğümüz bir yıl. 2019’un ilk yarısı sektörümüzde yaklaşık yüzde 15 büyüme var. El aleti, kilit, bağlantı elemanları, menteşe ve kesici takımlar, zımpara, mobilya aksesuarları çerçevesinde 91 tane GTİP oluşturduk. Bizim ürünümüzün ortalama 5 buçuk dolar civarında bir fiyatı var.
Öne çıkan ülkelerde ilk sırada Almanya, ikinci sırada Irak geliyor. Baktığımız zaman ilk 10 ülkeden 5 ya da 6 tanesi Avrupa ülkesi. Fransa, İtalya, Almanya, Belçika var. Avrupa gibi kalite beklentisi yüksek olan ülkelere hırdavat ürünü satabiliyorsam, arkadaşım armatür ve musluğunu satabiliyorsa tüm dünyaya da satabiliriz. Onun için hedefimiz dünya. Örneğin; bir fuara katılırsak iki dernek olarak tek bir standı paylaşabiliriz. Reklama giriyorsak beraber yapabiliriz. Seminer ve toplantı yapabiliriz. Pazar araştırmasını da beraber yapabiliriz. İş birliklerinden kast ettiğimiz de bu.”
Armatür sektöründe hedef Güney Amerika pazarı
Armatür sektörünün yaklaşık 3 milyar dolar gibi bir ithalatının olduğunu aktaran Gökhan Turhan, buna karşılık, 2 milyar dolara yakın bir ihracatın olduğunu ifade etti. Ürünlerinin 11 ila 15 dolar arasında değiştiğini açıklayan Turhan, çoğu ürünlerin orta veya yüksek teknoloji gerektiren ürünler olması sebebiyle katma değerli ürünler olduğunu söyledi. Dernek adına Güney Amerika pazarının çok önemli bir pazar olduğunun altını çizen Turhan, “Orada belli ülkeler var. Bu ülkelerin bazılarına Türkiye’den hemen hemen hiç ihracat yapılmıyor. Ama hem talep hem de Pazar var. Burada da özellikle Arjantin, Brezilya, Meksika, Kolombiya hedef ülkelerimiz. Asya tarafında Çin bize uzak gibi görünse de Çin de bizim için önemli bir pazar. Onun yanında Hindistan ve Pakistan da var. Şu andan itibaren biz bunları hedefimize aldık. İhracatçılar Birliği’nin de desteğiyle kendi sektörümüze özel bir Ur-Ge yapmak istiyoruz. Bununla alakalı şu ana kadar 15-20 firmamız talebi iletti. Biz de derneğimizin çatısı altında buna vesile olmak istiyoruz” dedi.
İki sektör, 10 milyar dolarlık ihracat katkısı sağlayacak
Türkiye İnşaat Malzemecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Çetin Tecdelioğlu, sektörün yapısı ile ilgili şu bilgileri verdi: “Tesisat, vana ve benzeri, tamamen inşaat malzemelerinden oluşuyor. Endüstri ve makine ile de buluşan çok noktası var ama yüzdesel olarak baktığımızda yüzde 60’dan fazlası inşaat malzemesinden oluşuyor. İnşaatta, makinede, tesisatta, ısıtma-soğutma- havalandırmada olsun dünyada bunların olması gereken markalarını veren karar vericiler var. Yurt içinde bununla ilgili teknik odalar ve birlikler var. Buralarda bugün bizim kendi temsiliyet gücümüz olmadığı ve böyle bir dernek olmadığı için kodu yazdığınızda örneğin direk Avrupa’yı ya da Amerika’yı işaret ediyor deyip kimseyi uyarmamışız. Hırdavatta da keza öyle. Yani el aletlerinde de, kesici takımlarında da öyle. Biz bu algıyla Türkiye’nin hırdavat ihtiyacını karşılarız. Milli olarak karşılarız. İthalatçılara karşı kurulmuş bir dernek değiliz biz. Bizim içimizde sektörde temsiliyet gücü olan, yıllardır ithalat yaparak Türkiye’ye hizmet eden ithalatçı firmalarımız da var. Biz onları da aldık. O firmanın global merkezine biz nasıl mal satabiliriz, onun derdindeyiz. O firma belki Türkiye’ye mal satamıyor olabilir ama onun globalde bir merkezi var. Dünyada başka ülkelerde şirketleri var. Madem o bizim ülkemizde mal satıyor, biz neden ona Türk malı satmayalım? İki sektör birleşince aşağı yukarı 10 milyar dolar ihracat olur.”
İnşaat sektörü daralsa da sektörümüzü daraltmak istemiyoruz
Yapmak istedikleri önemli noktanın, hiç temsil edilmeyen bir sektörü dile getirip temsil etmek olduğuna değinen Gökhan Turhan, sektörle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “Gördüğümüz kadarıyla sektörümüzün bizden beklediği genel sorunların yanında sektörel sorunların da öne çıktığı, projelerin oluşturulduğu masalar yapılması. Genel sorunların üzerinde herkes konuşuyor ama bizim ihtiyacımız olan temsil ettiğimiz bu kitlelerin sorunlarının çözümü. Bu sorunları uygun şekilde yönlendiremezsek bunlar bir şekilde sektörün menfaatine olmuyor. Bu sefer de sektör kaybediyor.
Buradaki tek amacımız inşaat sektörümüz ne kadar daralsa da biz sektörümüzü daraltmak istemiyoruz. Bunun da tek yöntemi yeni pazarlara açılmak. O yüzden Amerika ve Asya’da olmamız gerektiğini söylüyoruz. Biz araştırmalarımızı yaptık. Çin’in şu anda 3 önemli projesi var. İpek Yolu Projesi, Kara-Demir Yolu Projesi ve Hava-Deniz Yolu Projesi. Çin’in bu üç stratejisini çok iyi değerlendirmek lazım. Çünkü Çin’in amacı oradan buraya mal satmak. O bizim için çok büyük bir tehlike. Bir yerde de fırsat, aynı yoldan biz de ürün gönderebiliriz. Burada Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) devreye giriyor. Mısır’a bizim ürünlerimiz artık girmiyor çünkü Mısır Devleti bize ek vergiler uyguladı. Çin’e bizim çoğu ürünümüze yüzde 20’in üzerinde vergi uygulanıyor. 20 milyar dolara yakın ürün ithal ediyoruz ama bunun karşılığını veremiyoruz. Gerekirse Çin Devleti ile anlaşma yapmalıyız. Eşit şartlarda olunsa Türk üreticisi, Çinli üreticiden daha avantajlı daha kaliteli olarak oralara ulaşabilir.”