Milli mücadelenin ardından elde edilen siyasi bağımsızlığın ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından ülkemizin ilk milli bankası olarak kurulan Türkiye İş Bankası, Cumhuriyetin 100. yıldönümü kutlamalarına “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” konferansıyla devam ediyor.
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, ‘Kurulduğu günden itibaren pek çok sahada iştirak ettiği yüzlerce müesseseyle, kurucusunun salık verdiği ‘teknik ve metodik çalışmasını’ bilen ve işine ‘bu kanaatle’ sarılan Türkiye İş Bankası, yalnızca banka muamelatı yapmamış, aynı zamanda memleketi sanayi, ticaret, ziraat ve bayındırlıkta yükselten işlere imzasını atmıştır.’ dedi.
İş Bankası tarafından Cumhuriyet’in 100. yılı dolayısıyla düzenlenen ‘Atatürk Vizyonu ile Gelecek Yüzyıla Bakış’ başlıklı uluslararası konferans, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla İş Kuleleri Salonu’nda başladı.
Toplantıda konuşan İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Bali, duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ‘İş Bankası, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği gibi tarihte ekonomi bakımından başlı başına yer aldığını ve en önemsiz addedilen bir servetin bile ekonomik hayatta fert menfaatlerine değil, bilakis ulus menfaatine kullanılmasından çıkabilecek olan büyük neticeleri evrensel bir surette fiilen göstermiştir.’ diye konuştu.
‘Cumhuriyet’in bir yaş küçük kardeşi’ olan Türkiye İş Bankası’nın, kurucusunun iktisadi bakımdan ileri görüşlülüğünün başlı başına ispatı olduğunu vurgulayan Bali, bu buluşmanın gerek zamanı gerekse zemini bakımından çok büyük bir anlam taşıdığını söyledi.
Bali, Atatürk’ün, henüz İstiklal mücadelesinin yaralarının sarıldığı bir ortamda İzmir’de toplanan iktisat kongresinde dile getirdiği ‘siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olamazlar’ sözünün, yeni kurulacak Cumhuriyet’in ekonomi şiarı olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Modern Türkiye’nin banisi, evvelki asırdan tevarüs eden bunalımın farkında olarak ulusların çöküşünün de yükselişinin de doğrudan doğruya ekonomi ile ilgili olduğunu herkesten iyi biliyordu. Nitekim ‘saban kılıçtan üstündü’ ve ‘kılıçla zafer kazananlar er geç yerlerini sabanla zafer kazananlara bırakmak zorunda’ kalacaklardı. ‘Tarihin ve tecrübenin belirlediği bu gerçek bizim milli yaşamımızda ve milli tarihimizde de tamamen belirmiş’ bulunduğundan, Yeni Türkiye’mizi layık olduğu seviyeye ulaştırabilmek için, kesinlikle ekonomiye birinci derecede önem vermek gerekiyordu. Çünkü yine onun ifadesiyle, ‘zamanımız tamamen iktisat’ devriydi.’
‘İş Bankası, bizzat Atatürk’ün teşebbüsüyle kuruldu’
Adnan Bali, Atatürk ekonomisinin, ağırlıklı olarak yabancı sermayedarların egemenliğinde bulunan ticari faaliyetlerin yerli tüccara transferini, daha açık bir ifadeyle bir ‘milli burjuvazi’ yaratılmasını esas aldığını kaydederek, ‘İşte bu amaçla, İzmir İktisat Kongresi’nde ‘sermayesi münhasıran Türklere’ ait ‘büyük sermayeli milli bir tedavül bankası’ kurmak şeklinde tasavvur edilen Türkiye İş Bankası, bizzat Gazi’nin teşebbüsüyle 1924’te kurulacaktır.’ şeklinde konuştu.
Atatürk’ün bankayı kurma görevini, iktisadi konulardaki bilgisine çok güvendiği ve fikirlerini kendisine yakın gördüğü Celal Bayar’a verdiğini anımsatan Bali, bugünlere ulaşan kurumun ilk ve önemli temel taşlarını Celal Bayar’ın döşediğini söyledi.
Bali, ‘Sermayenin yeterli görülmediği, ‘Türkler bankacılık yapamaz’ algısının çok kuvvetli olduğu bir ortamda Atatürk’ün, bankayı kurmakla vazifelendirdiği Celal Bayar’a telkini olan o meşhur vecize bugün ‘Atatürk vizyonu’ başlığıyla ele aldığımız konu üzerine son derece manalıdır: ‘Sermayenin azlığına bakarak cesaretiniz kırılmasın. Böyle müesseseler için en kuvvetli sermaye, zeka, dikkat, iffettir. Teknik ve metodik çalışmasını bilmektir. Bu kanaatle işe sarılınız, behemehal muvaffak olursunuz.’ açıklamasında bulundu.
Adnan Bali, Atatürk vizyonunun alametifarikasının, çağın iktisadi doktrinleriyle sınırlı kalmayan, pratik sonuçlara yönelik ve hızlı karar alabilme iradesi koyabilen birtakım pragmatik ilkelere dayalı, dinamik bir ekonomi metodolojisi sunması olduğunu anlattı.
Atatürk’ün iktisat görüşünün genel bir ifadeyle özel girişime dayalı olduğunu, onun yeterli gelmediği durumlarda devletin ekonomik faaliyetleri teşvik ve takviye ettiği bir model inşa ettiğini dile getiren Bali, bu modeli dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Atatürk’ün iktisat yaklaşımının temelinde toplum yaşamı yer alır’
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Bali, Atatürk döneminin genel hatlarıyla iki evrede incelendiğini, bunlardan birincisinin 1923-1929 yıllarını kapsadığını belirterek, bu dönemde uygulanan ekonomi politikalarına, yapılan yatırımlara, açılan fabrikalara, millileştirilen işletmelere ve 1929 Büyük Buhranı’na ilişkin bilgiler verdi.
Atatürk döneminin ikinci evresinin korumacı-devletçi sanayileşmenin egemen olduğu 1930-1938 yıllarını kapsadığını dile getiren Bali, ‘Bu evre, buhranın dünya ekonomisini yerle bir ettiği bir konjonktürde Türkiye’nin dışa kapanma refleksi ve devletin baş aktör olarak yerini aldığı bir milli sanayileşme çabası olarak tanımlanabilir.’ diye konuştu.
Söz konusu yıllarda uygulanan politikalara ilişkin bilgi ve örnekler veren Bali, ‘Bu dönemde, devletin iktisadi aktörleri olan Sümerbank ve Etibank ile birlikte pek çok sanayi yatırımına iştirak eden yine Türkiye İş Bankası olmuştur.’ ifadesini kullandı.
Bali, Atatürk’ün iktisat vizyonunun çok ehemmiyetli bir yönüne değinmek istediğini kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:
‘Atatürk için iktisadi hayat denilen şey daima insani, sosyal, kültürel ve gündelik hayata içkin olup toplum yaşamının kalbinden doğmaktadır. İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı açılış konuşmasında ekonomiyi şöyle tanımlamıştır: ‘Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir.’ Cumhuriyet’in ilk 15 yılındaki bütün iktisadi başarılarda bu heyecan ve hassasiyet kendini göstermiştir. Vefatından bir sene evvel açılışını yaptığı Nazilli Basma Fabrikası’nda çalışmaya başlayan makinelerin sesini ‘işte, halka canlılık veren gerçek musiki’ diye tanımlayan bir heyecan.’
Bali, Atatürk’ün iktisat yaklaşımının temelinde toplum yaşamının yer aldığını belirterek, bu konu ile ilgili Celal Bayar’ın aktardığı bir anekdotu paylaştı.
‘İş Bankası memleketi yükselten işlere imzasını atmıştır’
Adnan Bali, ‘Kurulduğu günden itibaren pek çok sahada iştirak ettiği yüzlerce müesseseyle, kurucusunun salık verdiği ‘teknik ve metodik çalışmasını’ bilen ve işine ‘bu kanaatle’ sarılan Türkiye İş Bankası, yalnızca banka muamelatı yapmamış, aynı zamanda memleketi sanayi, ticaret, ziraat ve bayındırlıkta yükselten işlere imzasını atmıştır.’ açıklamasında bulundu.
Bu bankada görev yapmaktan duyduğu gururu dile getiren Bali, ‘Bir kısmı yaşça emsali olan, bugün hala dimdik ayakta duran iştirakleriyle, 99 yıllık bu kutlu mazinin, 10 yılı genel müdürlük vazifesi olmak üzere, 37 yılına tanıklık etmiş olmanın bahtiyarlığı içindeyim.’ şeklinde konuştu.