Eriş, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için orta vadede karbon ayak izini sıfırlamayı uzun vadede ise negatife çevirmeyi hedefliyor.
Sürdürülebilirliğin iş dünyasının geleceğini şekillendiren temel bir faktör olduğunu belirten Eriş Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Eriş, “Biz de sürdürülebilirliği iş stratejilerimizin merkezine yerleştirdik. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak, iş dünyasının öncelikleri arasında yer almalıdır. Üretim başta olmak üzere hayatın her alanında bu vizyonla hareket ederek yatırımlarımızı sürdürülebilirlik odağında şekillendiriyoruz” dedi. Sürdürülebilirliği doğal kaynakları koruyarak ve çevresel etkiyi en aza indirerek ekonomik kalkınmanın başarılı olmasında temel unsur olarak tanımlayan Dr. Abdullah Eriş, hem şirket bazında hem de ülke olarak ihracat potansiyelimizi artırmak için işletmelerin sürdürülebilir üretim yöntemlerini benimsemelerinin önemli olduğunun altını çizdi. Sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında, toplumsal yatırımlar dışında çalışanlara yönelik kapsayıcılık ve çeşitlilik politikalarına da yer verdiklerini anımsatan Dr. Abdullah Eriş, “Şirketler, paydaş odaklılık sayesinde sürdürülebilirliklerini artırabilir, güvenilirliklerini ve itibarlarını güçlendirebilir ve uzun vadeli başarı için temellerini sağlamlaştırabilirler. Bu yaklaşım, şeffaflık, iletişim ve etkileşim üzerine kurulu bir işletme kültürü oluşturmayı gerektirir” dedi.
Sürdürülebilirlik ihracat potansiyelini artırıyor
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin ihracatçı şirketler için yol gösterici olduğunun altını çizen Dr. Abdullah Eriş, sürdürülebilir üretim ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı çevre dostu üretim süreçleri hakkında şunları söyledi:
“Enerji verimliliği, üretimde kullanılan enerji miktarını azaltarak maliyetleri ve karbon emisyonlarını düşüren önemli bir bileşen durumunda. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, enerji tüketimini optimize eden teknolojiler ve döngüsel ekonomi modelleri sürdürülebilir üretimde kritik rol oynuyor.
Eriş olarak Ar-Ge merkezimizin yapmış olduğu çalışmalar sonucu verimli ambalaj yönetimi ve geri dönüşüm ile ambalaj tüketimimizi yüzde 20 azalttık. Öte yandan Şanlıurfa’da kurduğumuz güneş enerji santrali ile yıllık 45 milyon KWh enerji üretimi ile 7 üretim tesisimizin elektik ihtiyacını temiz ve yenilenebilir kaynaklardan temin ediyoruz. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin giderek daha erişilebilir ve uygun fiyatlı hale gelmesi, işletmelere ve tüketicilere çevre dostu enerji seçenekleri sunarken, ihracat potansiyelini artırmak için önemli bir fırsat sağlıyor.”
Alternatif tekniklerle çevre dostu üretim
2023 yılı itibariyle de Türkiye’nin noodle üzerine çalışan Sanayi Bakanlığı onaylı resmi ilk Ar-Ge merkezini kuran Eriş, Ar- Ge destekli sürdürülebilirliğe önem veren noodle üretim tekniklerini kullanıyor. Ar-Ge merkezinin çalışmaları ile daha sağlıklı noodle üretimi gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Dr. Abdullah Eriş; “Noodle üretimi esnasında oluşan atıkların, hava emisyonunun, hammadde maliyetinin ve enerji tüketiminin azaltılması çalışmalarımız kapsamında geleneksel prosesler yerine konveksiyonlu fırında kurutma/pişirme işlemleri uygulamaktayız. Sağlıklı ve çevreye saygılı pişirme teknikleri sayesinde ürün başına elektrik tüketiminde yüzde 20, hammadde maliyetlerinde yüzde 50 tasarruf ediyor, ürün raf ömründe de yüzde 33 artış sağlıyoruz. Öte yandan da ürün başına atık yağ miktarında yüzde 99 azalma sağlayan kurutma tekniği sayesinde, ürün başına hava emisyonlarında ve kullanılan filtre adedinde de iyileşmeler sağladık “dedi.
Verimli ham madde yönetimi uzun vadede rekabet avantajı sağlıyor
Etkili atık yönetimi, değerli hammaddelerin geri kazanılmasını ve yeni ürünlerin üretilmesini sağlayarak ihracat potansiyelini artırdığına dikkat çeken Eriş, geri dönüştürülmüş ürünlerin ihracatı çevre dostu ürünlerin tercih edilmesine yol açarak, rekabet avantajı sağladığına da işaret etti. Bunun için de ihracata yönelik faaliyetlerini sürdüren şirketlerin çevresel ve sosyal sorumluluk konularında uluslararası standartlara uyumlu hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Eriş; “Avrupa Yeşil Mutabakatı iş insanlarımız tarafından Avrupa Birliği üyesi ülkelerin pazarına erişimde dikkate alınması gereken önemli bir husus olarak önümüze çıkıyor. Sınırda bir karbon vergisine hazır olmak için sürdürülebilirlik çalışmalarımızı hızlandırmalıyız. Enerji verimliliği, su ve karbon ayak izini azaltacak yenilikçi teknolojilere yatırım yapmalıyız. Çevre dostu ürünler geliştirirken sosyal faydayı da göz önünde bulundurmalıyız. Tüm paydaşlarımızla güçlü iş birlikleri kurarak uluslararası standartlara uyum sağlamalıyız. Operasyonel mükemmelliği sağlayarak ve inovasyona odaklanarak rekabet avantajı elde edebiliriz. Bunun için de üniversite ve sanayi iş birliklerini artırarak sürdürülebilirlik çabalarını artırmalıyız” ifadelerini kullandı.