İnovasyonu tarif etmek biraz fili tarif etmeye benziyor. Neresinden tuttuğunuza bağlı olarak tarifiniz de değişiyor. Gözleri kapalı birisi filin kuyruğunu tutarsa fil ince uzun bir şeydir diyebilir. Kulağını tutarsa fil yelken gibidir.
İnovasyonla ilgili çok sevdiğim bir tanım var: Gelir getirici yaratıcı fikir.
Böyle bakıldığında iki husus öne çıkıyor.
1 – Gelir getirici olması
Açacak almaya üşendiği için sodasının kapağını sehpanın köşesine vurarak açan kişinin yaptığı işe inovasyon demek inovasyonun eksenini kaydırır. Tembellerin dünyayı değiştiren buluşlar yaptığı önermesine katılırım ama bunu bütün tembellerin bir avuntusu haline getirmek hata olur.
İnovatif fikir, fikir olarak kalmayı aşıp, arkasına ar-ge, teknoloji, pazarlama ve benzeri pek çok yatırımı alan bir girişime dönüşür ve gelir getirici olursa değerlidir.
İnovasyon bir ekonomi kavramıdır. Doğar, büyür, gelişir, yatırım alır, satılır… Eklendiği ürünü ve markayı; firmayı ve yatırımcıyı daha değerli hale getirir.
2 – Yaratıcı fikir
Evet, aynı zamanda bir ürünün inovatif olabilmesi için yaratıcı fikir de içermesi gerekir. Çağın en gizemli kavramı bu olsa gerek: Yaratıcılık
Bunun için dilimizde çok iyi bir söz var: Taşı boyasan satarsın
Ama yaratıcılık da çok muğlak bir kavram. Jetona ip bağlayıp saatlerce uluslar arası bir görüşmeyi bedavaya getirmek yaratıcılık başlığı altında ele alınamaz.
Bu kavram ekonomik ve sosyal faydası olan buluşlar için kullanılmalıdır. Yani söz konusu inovasyonsa yaratıcılık kavramını da ekonomiye dahil etmek lazım.
Bu noktada bir kritik eşiği atlamak gerekiyor.
İnovatif bir iş yapmak için elinizde tek başına bir cin fikir olması yeterli mi?
Cevap: Hayır değil
Cin fikir sadece cin fikirdir ve bazen sahibini çarpabilir.
Taşı boyayıp satmak bir cin fikirdir ama iyi bir yerde dükkan açmazsanız, taşı doğru renge boyayamazsanız ve aldığınız taş boyama siparişlerini zamanında yetiştiremezseniz işe yaramaz.
İnovasyon bu haliyle biraz da bir fikrin etrafına bir ekonomi kurabilecek yatırımı, yönetişimi, pazarlamayı, iş geliştirmeyi koyabilmektir.
Peki bu durumda sadece sermayesi olanlar mı inovasyon yapabilirler?
Tam olarak böyle de değil. Siyah tişörtten başka bir şey giymeyen “Fırlama” çocukların garajda kurdukları markalarla dünyayı yönettiği bir çağda sadece sermaye iş yapar demek Z kuşağının kabul edeceği bir şey değil. Ama kaç garajda, kaç çocuğun ne çeşit inovasyonlar yaptığını bilmiyoruz. Bunlardan sadece birkaçı aradan sıyrılıp, sivriliyor ve genellikle bu tip hikayelerde bir yaratıcı beyin bir de iyi organize olan, disiplinli bir ortak bulunuyor.
Biz tüketiciler olarak milyonlarca yaratıcı fikir içinden ancak bir ya da ikisi ile karşılaşıyoruz.
Ya gerisi?
İyi yönetilememiş binlerce start-up daha ilk adımda hayal kırıklığına dönüşüyor.
Bu noktada çok sevdiğim bir atasözünü paylaşayım.
Fırsat, ancak hazır olanların karşısına çıkar
Yaratıcılık denen sihirli kavramın en sivri ucu farklılaşmadır.
Farklılaşmak, gerçekten üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken bir kavram.
Gastronomi sektörü bir süredir işte bu farklılaşma motivasyonuna benzersiz örnekler üretiyor. Dana butlarını tokatlayan, pilavın üstüne ne bulursa onu koyan, tek seferde iki metre kebap yapan girişimciler farklılaşma adına yeme içme sektörünü öyle bir hale getirdiler ki şimdilerde mahalle arasındaki tostçular bile şöhret peşinde koşuyor.
Demek ki bu da yeterli değil. Hızlı her şey birbirine benziyor. Bu sebeple farklılaşma da çok farklılaştı. Artık her sene yeni bir plana, yeni bir ürüne ve tutarlı bir pazarlama fikrine ihtiyaç var. Yani sürdürülebilir olmanız gerekiyor.
İyi fikirle yola çıkan girişimciler ve markalar hemen yatırımcı arayışına girişiyor. Bu tip iyi fikirleri yatırım alanı olarak gören “Melek”ler var artık. Yani yaratıcı fikrin ekosistemi kuruldu. Bu yüreklendirici bir durum.
Ama akıllı yatırımcılar iyi fikre yatırım yapmadan önce şunu soruyor: Bir business planın var mı? Yoksa pazar seni nereye götürürse oraya mı gideceksin? Eğer cevabınız ikincisiyse meleklerden çok beklentiniz olmasın.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama bu yazının ana fikri ortaya çıktı bence.
Bir işin, bir fikrin, bir ürünün yaratıcı olması iyi bir başlangıç ama onun bir inovasyon olarak değer getirici olabilmesi için iyi planlanması, iyi yönetilmesi gerekiyor.